Çekimler Sırasında Hayatını Kaybeden Film Yıldızları

Heath Ledger, Marilyn Monroe, Paul Walker, Brandon Lee, Philip Seymour Hoffman kadar filmin çekimleri devam ederken hayatını kaybeden oyuncular listesi uzayıp gidiyor.
Peki bu yıldızların rol aldığı filmlerde yapımcı ve yönetmenler nasıl bir yol izlemişler. Filmin yıldızının yokluğunu hissettirmeden zekice tamamlayanlar, yarım bırakanlar hangi filmler?

 

Heath Ledger
Filmin çekimleri devam ederken 22 Ocak 2008’de hayatını kaybetti . “Dr. Parnassus Imaginarium” (2008) Heath Ledger, Terry Gilliam’ın fantastik filminin çekimleri sırasında aniden öldü. Filmin çıkış tarihi gecikti, ancak Usta yönetmen Terry Gilliam yaratıcı bir çözüm buldu. Hikayeye bir ayna koydu. (Aşağıdaki görselde görülen ayna)  Aynaya giren karakter büyülü bir dünyaya geçiş yapıyor ve başka bir karaktere dönüşüyor. Ve bu yaratıcı fikir hem filmin anlatımına hem de oyuncu değişikliğinin filme zarar vermeden, hissettirmeden tamamlanmasına yardımcı oluyor.
Üç büyük yıldız, Johnny Depp, Jude Law ve Colin Farrell’in Ledger aynı karakterde ama üç farklı fiziksel değişimle gösteriliyor.
Yani çekimler sırasında hayatını kaybeden Heath Ledger ne kendi sinema kariyerinin yarıda kalmasına ne de filmin yarım kalmasına
neden olmuyor. Sinema ölümsüzlüğün sırrı denmesinin önemli bir örneği oluyor.


Marilyn Monroe
Filmin çekimleri “Something’s Got to Give” (1962) sırasında ölen ve filmin yarın kalmasına sebep olan belki de en göze çarpan ismidir.  Monroe , 1962’de filmin çekimleri sırasında kronolojik dehşet nedeniyle setin uzamasına neden olduğu bilinir. Bir noktadan sonra filmden atıldı ancak bir dönüş müzakeresi yapıldı ve tekrar sete döndü. Bugün bile ölümü hala şaibeli olan Monroe için “muhtemel bir intihar” olarak çıkan söylentilere karşılık
“akut barbitürat zehirlenmesinden” aşırı derecede ilaç kullanımına kadar bir çok söylentiler çıktı. Film tamamlanamadı.

 

Brandon Lee
“Crow” (1993) Filmin çekim sırasında ölen filminin başrol oyuncusu Brandon Lee, diğer aktörülerin aksine ne bir otel odasında ne sette kalp kriziyle ne de aşırı derecede uyuşturucu kullanımdan öldü. Belki en talihsiz ya da komplo teorisiyle, saboteye uğrayan isim oldu.
Bruce Lee’nin oğlu olan Brandon Lee önemli bir sahnenin çekimi sırasında yanlışlıkla diye biliniyor! Tabancadan çıkan bir gerçek kurşunla vurularak öldürüldü zaman babası gibi dev bir yıldız olma eşiğindeydi ki “Crow” Karga filmiyle bunu başardı olarak görebiliriz kendisini.

Çekimler sırasında gerçek mermiyle öldükten sonra filmin yönetmeni Alex Proyas, filmi Brandon Lee’ye benzeyen bir dublör ve özel efektlerle filmin tamamlanmasını sağladı.

 


Paul Walker
Çekimler sırasında hayatını kaybeden oyuncular içinde Hızlı ve Öfkeli 7 (2013) Paul Walker bir araba kazasında ölen Şükran tatil molası sırasında çekimleri sırasında “Hızlı ve Öfkeli 7” 2013 yılında çekimler kısa bir süre sonra durduruldu ve film gecikmeli de olsa 2015 yılında yapımı tamamlandı.

 

 

Philip Seymour Hoffman

“Açlık Oyunları: Alaycı Kuş” (2014) filmin çekimleri devam ederken hayatını kaybetti. Ancak yapım şirket Lionsgate filmi planladığı tarihte çıkarmayı başardı. “Truman” filmiyle kendisine hayran bırakan aktör, ani ölümüyle sinema dünyasında şok etkisi yarattı.

 

Aklınızı Alacak 6 Film

 

Ana akım sinemadan kaçanların uğrak yeri sinemabağımlısı.com’a hoşgeldiniz. Filmlerin konusunu yazmamanın nedeni var. Çünkü seyredince siz farklı bir bakış açısı yakalayacaksınızdır. Başka yazıları da okuyunca bana dayatma gibi gelir. Belki ben çok farklı anlayacaktım filmin bütününü! O yüzden sadece filmin adları var.

Her neyse.. Gerçek konumuza dönersek, Bazı filmlerin tek derdi vardır ve bu derdi sadece bilmek zorunda olanlar bilir. Nedir bu? Tabi ki sinemanın büyüsü. İşte bu mantıkla bu filmler size bu büyünün hepsini verecek hissiyata ve güce sahip. Ancak belirli bir izleyicilik kotanızı doldurmanız gerek bu filmleri sevebilmeniz için.

Kısaca birbirinin aynı, en az 500 film izlemeniz ve yine içinde aşk-meşk, yalan-gerçek, zengin-fakir gibi hikayelerden gına gelmesi gerekir, ki bu filmlere sarılıp kafanızı açacak ya da başka deyişle aydınlanmanıza yarayacak filmler olsun. Yani “ben ayda bir film izlerim.” diyorsanız bu filmler sizin için uygun değil.

Bir uyarı daha:

Sakın bu filmleri yanınızda genel izleyici bir arkadaşınızla, eşinizle, dostunuzla izlemeyin. Film boyunca sıkılıp
sürekli saçma yorumlar yapıp sizin sinema terapinizi mahvedebilir. Yalnızken seyretmek filmleri daha anlaşılır hale getirdiğini var sayıp, aşağıdaki filmlere bakınız. İyi Seyirler.

1. El Topo (Alejandro Jodorowsky, 1970)

  • “Köstebek”(Alejandro Jodorowsky, 1970)

    2. The Holy Mountain (Alejandro Jodorowsky, 1973)

    “Holy Dağı” (Alejandro Jodorowsky, 1973)

 

      3. The Sacrifice (Andrei Tarkovsky, 1986)

Kurban  (Andrei Tarkovsky, 1986)

 

     4. The Decalogue (Krzysztof Kieślowski, 1989 – 1990)

“Dekalog” (Krzysztof Kieślowski, 1989 – 1990)

 

      5. The Turin Horse (Béla Tarr, 2011)

“Torino Atı” (Béla Tarr, 2011)

     6. Melancholia (Lars von Trier, 2011)

“Melankoli” (Lars von Trier, 2011)

 

 

 

James Cameron Hakkında Kısa ve Çarpıcı Bilgiler

 

 

James Cameron, son 20 yılın en büyük gişe rekorları kıran bazı filmleri yönetmiş sinema dünyasının önemli bir ismidir.
“Terminatör, Aliens, Abyss, Terminatör 2: Mahşer Günü, Titanic, ve Avatar” gibi filmleriyle özel efektin sınırlarını zorladı ve teknik gelişmelere olan merakı, 3-D Fusion Kamera Sistemini içinde olduğu ekiple birlikte yaratmasına yol açtı. Ayrıca, sualtında filme alma ve uzaktan araç teknolojisinde yeni tekniklere katkıda bulunmuş biliminsanı da diyebiliriz kendisi için.

Artık büyük bir film yapımcısı ve yönetmen olan James Cameron’ın kısaca bu kariyeri şöyle başladı.
James Cameron, 1977 yazında o yıl bir çok insan gibi sinemaya gitti ve Star Wars’ı izledi.

O zamanlar ki işi kamyon şöförlüğüydü.O yaz sinemada Star Wars’ı gördükten sonra , o işi bıraktı ve kendini zorunlu hissettiği bir araştırmaya girişti.
Bir işte uzman olmak istiyorsan o işle ilgili kafayı bozman gerek felsefemi bir kez daha hatırlatıp, James Cameron da önemli bir örnektir.
İlk bilim-kurgu senaryosunu “Xenogenesis” adlı on dakikalık kısa metninde yazdı.
Kısa süre sonra, özel efektlerle çalışmaya başladı, Ve 1984’te hayatını değiştirecek filmi “Terminatör” yazıp yönetti.
Bugün üç Akademi Ödülü, iki fahri doktoralık ve NASA Danışma Konseyinde bulunan önemli bir isimdir.

 

SİZ HİÇ KARDELEN GÖRDÜNÜZ MÜ? ÇOBAN YILDIZI 2.BÖLÜM

Neden yazıya böyle bir başlık yazdığımı inanın bende bilemiyorum; ama gözlerimi kapatıp  ZÜHREYİ düşününce aklıma ilk gelen şeydi kardelen çiçeği,tıpkı onun gibi zor şartlarda bile dimdik duruşunda ödün vermeyen bir karakter zühre.Bu yüzden bundan yıllar sonra bile benim hafızamda önemli yer tutacak dizi karakteri olacak eminim.Hayatımın boyunca para ile herşeyi satın alabileceğini düşünen insanlardan nefret etmişimdir.Bu yüzden FİKRET ve ZEKKAR gözümde aynı ölçüde itici benim gözümde. Hani ağaç yaşken eğilir derler ya aynen öyle olmuş.Zekkarda tıpkı babası gibi zalim biri,üstelik oğlu ALİ ona benzemek çabası içinde ne yazık ki bakalım ilerleyen bölümlerde bizi neler bekliyor?Tüm oyuncular gerçekten şahane oyunuyor ama iki ismin oyunculuğuna ayrıca parantez açmak lazım diye düşünüyorum.Bu isimlerden biri sanırım sizinde tahmin etmekte zorlanmayacağınız gibi o kelimelere sığmayacak muhteşemlikteki oyunculuğuyla SELİM BARAKTAR.Daha önce ”muhteşem yüzyıl”ve ”gecenin kraliçesi” dizilerinde izleme şansı bulmuştum, çok severek izlemiştim.Ama ÇOBAN YILDIZI’NDA bambaşka bir şahanelikte oynuyor ki SELİN ŞEKERCİ ile karşılıklı olarak kelimenin tam manasıyla döktürüyorlar.Bir seyirci olarak izlemelere doyamıyorum.Son yıllarda izlemekten en zevk aldığım ve en gerçekci bulduğum kötü karakter,oyunculuğuna sağlık.Bir diğeri de selin sekerci hiç pürüzsüz,dupduru bir oyunculuk sergiliyor.Belli ki kendisi karaktere çok inanmış bu yüzden siz de seyirci olarak karaktere inanmakta zorlanmıyorsunuz.Söylemeden geçemeyeceğim o ellerdeki kına detayına bayıldım.Sanırım kendisinin fikriymiş.Gelelim bahtsız aşıklarımız SEYİT ve ZÜHREYE…Onların aşkı için cehennemin ortasında filizlenen aşk desem yalnış olmaz.2. bölümdeki karakterler arasında yaşanan  hafif çekişmelere bayıldım.İzlemesi çok zevkli sahneler ortaya çıkmış.Yazmazsam içimde kalacak bir konu daha var ki o da sahnedeki muhteşem görsel şölen.Hayatımda şu ana izlediğim en gerçekci yangın sahnesiydi.Bu sahnede emeği geçen kim varsa başta oyuncular dahil muazzam bir iş çıkarmışlar.Rica etsem biri üstüme 3. bölümü atabilir mi?Şimdilik sevgiyle

Sisteme Tekme Tokat Giren Yerli Yapımlar

Artık zengin kız fakir oğlan, gel benim içi boş aşk beklentilerime dolan türü filmlerden sıkılmış, bunalmışsanız artık bu filmlere giriş yapmanızın zamanı geldiğini bilmeniz gerekir. İçinde kabaca ekmek, emek, haksızlıklara karşı dik duruş olan bu yapımlar biraz fikir ve vicdan sahibi izleyicilere insani duygulara götürecektir.
Aslında bu filmler akla ilk gelen ve taşı gediğine oturtan yerli yapımlar. Kısaca Sistem Eleştirisi Yapan Yerli Filmler de diyebiliriz. Çoğunda yaşamışlık olması, onları bu kadar gerçek ve ciddiyetle izlememize vesile ediyor. Döneminin ve bugün hala geçirli olduğu sosyal adaletsizlik, ötekileştirme, kapitalizm, faşizm ve hümanizmden yoksun olan toplumlarda sıkça görülen bir hastalığa teşhis koyan filmlerdir aslında. Sinemanın da ölümsüzlüğüyle bugünlere ve hatta onlarca yıllar sonra bile bu yaraların insanları nasıl etkileyeceğine şahitlik ettirecek yapımlar. 1974 – 1988 arası yapımı bu 5 film en bilindik örnekler ama bilmeyenler için hazine sayılacak filmler.

1. Otobüs (1974)

 

2. Arkadaş (1974)

 

3. Gelin (1974)

 

4. Sürü (1978)

 

5. Uçurtmayı Vurmasınlar (1988)

Bütün Zamanların En İyi 10 Türk Filmi (İlk 78 Yıllık Tarihimizdeki)

Türk Sinemasının doğuşu ve ilk 78 yılında seçilen “en iyi Türk filmleri”.

1914, Türk film tarihinin başlangıç yılıdır. 1. Dünya Savaşı’na girdiğimiz günlerde; yani, 14 Kasım 1914 günü orduda yedek subay olarak görev yapan Fuat Uzkınay, Türk asıllı bir sinemacı ve de Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rusların Ayastefanos’a (Yeşilköy) diktikleri anıtı kamerasıyla görüntülemişse, bu tarihi belge “ilk Türk filmi”dir. Ancak, son yıllarda çeşitli tartışmalara neden olan Uzkırıay’m 150 metre uzunluğunda (bazı tarihlerde ise bu 300 metre olarak yazılır) “Ayestefarıos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı tarih belgeselini gören çıkmamıştır. Ve çekilişine ait bir tanık da yoktur. Ortada varolan ve sinema tarihi kitaplarında yayımlanan yalnızca söz konusu anıtın genel fotoğrafıdır. Konuyla ilgili elde somut belgeler veya 1914’lerden bu yana olaya açıklık getirebilecek bir tanık çıkmasa da, yeni belgeler bulunana kadar “Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkı­ lışı”, “ilk Türk filmi” sayılacak, 14 Kasım 1914 ise bir “doğum tarihi” olarak önemini koruyacaktır.

78 yıllık Türk sinema tarihinin seçkin “yüz fiim’\ böylece ortaya çıkmış oldu. Bu çalışmaya temel olarak ilk kaynak oluşturan “Konusuyla, anlatımıyla, oyun düzeniyle ulusal nitelikler taşıyan bütün zamanların (1914-1974) en iyi on Türk filmi” soruşturmasıdır. Yedinci Sanat dergisi adına düzenlenip, 126 kişinin katıldığı 14 ay süren, Türk sinema tarihinin bu büyük soruşturmasında şu sonuçlar alınmıştır.

1) “Umut” Yılmaz Güney (88 oy).

2) “Üç Arkadaş” Memduh Ün (85 oy).

3) “Susuz Yaz” Metin Erksan (68 oy).

4) “Hudutların Kanunu” Lütfi Ö. Akad (61 oy).

5) “Yılanların Öcü” Metin Erksan (52 oy).

6) “Beyaz Mendil” Lütfi Ö. Akad (51 oy).

7) “Ağıt”Yılmaz Güney (45 oy).

8) “Kanun Namına” Lütfi Ö. Akad (44 oy).

9) “Gurbet Kuşları” Halit Refiğ (38 oy).

10) “Kızılırmak-Karakoyun” Lütfi Ö. Akad (37 oy).

2000’lerin En İyi Anime’leri

 

 

Üst Not: Anime ile Animasyon arasında ne fark vardır? sorusuna kısa ve anlaşılır cevap. Anime sadece Japonya’da üretilmiş, Japon yapımı filmlerdir. Animasyon ise tam tersi.

Japon animeleri izlemek ya da bağımlısı olmak çok özeldir. Oyuncaklarla hayal dünyamızda oynadığımız çocukluk günlerimiz gibidir sanki. Hatta bir rüyadan uyanır gibi izleriz bazı animeleri. Özellikle çizimlerdeki ustalık, samimiyet ve renk paletleri bizleri yönetmenlerinin büyülü düşlerine ortak eder. İşte mutlaka izlemeniz gereken 21. yüzyılın en iyi animeleri diyebileceğimiz masal gibi Japon yapımı anime filmler.

 

6. Rüzgar Yükseliyor (Hayao Miyazaki, 2013)

 

5. Papır (Satoshi Kon, 2006)

4. Tekkonkinkreet (Michael Arias, 2006)

 

3. Kabukta Hayalet: Masumiyet (Mamoru Oshii, 2004)

 

2. Metropolis (Rintaro, 2001)

1. Ruhsal Kaçışı (Hayao Miyazaki, 2001)