DÜŞLER VE GERÇEKLER-ÇOBAN YILDIZI 11.BÖLÜM

Öncelikle şunu söylerek söze başlamak isterim ki bence izlediğimiz en iyi Çoban Yıldızı bölümü bu bölümdü.Tek bir sahnede bile sıkılmadan büyük bir zevkle izledim.Özellikle Seyit ve Zühre bir başkaydı.Bunlar seyirci olarak sürekli görmek istediğimiz manzaralar.Gelelim şu meşhur Güneş meselesine.GÜNEŞ Seyit’le alakalı tam da ondan beklediğim tepkiyi verdi.Böyle bir durum karşısında Zühre ne yapar diye düşünürken,beklediğimden çok daha fazlasını aldım sahneden.Hani bazı sahneler vardır o sahnenin duygusunu hisetmek için repliklere ihtiyaç duymasınız.Zühre sağ olsun kıskançlığını gözleriyle bile yeterince ifade etti.Güneş bir adım daha ileri giderse Zühre ne yapar benim dahi gözünm korktu.Bu bölümde yer alan Seyit ve Zühre sahneleri şimdiye kadar yayınlanan bölümler içinde en sevdiklerim olarak kalbimin baş köşesinde yerini aldı.Artık Seyit ve Zühre arasındaki duygular ses olup,sözcüklere döküldü.Rüveyda bu bölüm görünmez melek kanatları takmıştı galiba Zühre’ye karşı bir naif,bir sevgi doluydu ki sormayın,gözlerim dolmadı değil hani.Mümkünse bu yolda devam etsin.Bu halini gerçekten çok sevdim.Ali cephesinde ise işler iyice arap saçına döndü.Rüveyda’ya karşı duyguları iyiden iyiye belirgin hale gedi.Lakin,bunca yaptıklarından sonra bu işin imkansızlığını da çok iyi biliyor.Bakalım bundan sonrası için nasıl bir yol seçecek.Ne de olsa önünde Zekkar gibi kötülükte zirvede olan bir örnek var.Zühre’nin Karakaya’ların yanına dönmesine çok kızanlar var ama şahsen ben bu yorumlara hiç mi hiç katılmıyorum.Bence tam tersi çok cesurca bir hareketti.Sonuçta kendi ayaklarıyla gitti.Ben asıl bundan sonra olacakları merak ediyorum.Bakalım Seyit Zühre’nin Karakaya’lara dönmesinden sonra neler yapacak merak içinde bekliyorum.Bu şahane bölüm için emeklere sağlık.

HERKESİN GECESİ KENDİ YARASI KADAR UZUNDUR-ÇOBAN YILDIZI 10.BÖLÜM

Haftalar birbiri ardına geçerken Çoban Yıldız’ında onuncu bölümü geride bıraktık bile.Bölümü izledikten sonra genel yorumlara şöyle bir baktım Seyit ve Zühre sahnelerinin azlığı sebebiyle bölüm pek beğenilmemiş sanırım.Ama benim aksi yönde bir düşüncem var, şöyle ki Çoban Yıldızı’nın hikayesinin temeline bakıldığında sadece bir aşk hikayesi olmadığı çok açık ortada bana göre.Öncelikle Zühre’nin kendi ayaklarının üzerinde durma girişimlerini izleyeceğiz.Sonrasında Seyit’le yolları yeniden kesişecektir zaten.Erdal’ın yönlendirmesiyle Zühre’nin yolu Necmi’nin sahibi olduğu yurda düştü.Sonrasında gelişen olaylar neticesinde artık nur topu gibi bir sorunumuz var GÜNEŞ…GÜNEŞ’İN Zühre ile problemi nedir anlayamadım.Ama bence bir süre sonra yaptıklarından pişman olup Zühre’ye iyi bir dost olabileceğini düşünüyorum.Umarım Murat Daltaban kadroda kalıcıdır.İzlemeyi çok özlemişim.Bana göre TÜRKİYE’DE kötü karakterleri canlandırma konusundaki en yetenekli oyuncululardan.Uzun bir aradan sonra Murat Daltaban’ı Necmi gibi bir karakterle izleyecek olmak bir seyirci olarak benim açımdan çok ciddi bir ters köşe oldu.Ve bu durumdan son derece memnunum.Benim tahminim Seyit ve Zühre’yi de Zekkar ile Fikret’ten Necmi kurtaracak sanki.Ya da şöyle dersek daha bir yorum olacak sanırım.Necmi iksi içinde yeni bir umut olur gibi bir his oluştu bende.Ama tabii öncelikle Güneş’in Zühre ile olan derdini öğrenip ona bir çözüm bulmak olmalı Necmi’nin işi.Onlardan bahsetmeden geçer miyim hiç.Siz kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır ama yinede söyleyim tabiki de Rüveyda ve Ali’den bahsediyorum.Hikayeleri sonunda başladı.Hatta bununla da kalmayıp ALİ çoktan aşık oldu.Bakalım haftaya neler olacak? Farklı düşünenlere de saygım var ama ben bölümden son derece keyif aldım.Emeklere sağlık

Nerede Kalmıştık?Çoban Yıldızı 9.Bölüm

Bazı aksaklıklardan dolayı iki haftadır yoktum buralarda.Döndüm.Sahi nerede kalmıştık? Söze tam ortasından dalmış gibi olacağım ancak;söylemezsem içimde kalacak o İbrahim’deki nasıl bir yüzsüzlüktür Allah aşkına?Seyit’e tüm olanların suçlusu o hala durmadan konuşuyor.Şeytanla masaya oturmanın bedeli budur diye boşuna dememişler.Belirtmeden geçemmeyeceğim Çoban Yıldızı’nın çok sevdiğim,izlemeyi özlediğim misafir etmesi durumuna gerçekten bayılıyorum.Önce Şebnem Sönmez sonra Özkan Uğur şimdi de Köksal Engür.Nasıl özlemişim izlemeyi;bana göre Çoban Yıldızı’nındaki hikayenin bu derece dinamik kalabilmesinin nedenlerinden biri de bu bence.Fikret’ten aşkı dinlerken hafiften tüylerim ürperdi.Böyle bir karakterin ağızından aşk’ı dinlemek kulaklarıma ağır geldi doğrusu.Zühre’nin Fikret’le konuştuğu sahneden sonra,sinir krizi geçirdiği sahnede Selin Şekerci’nin muhteşem oyunculuğu diyorum başka birşey demiyorum.Zühre’nin Seyit için var gücü ile savaşıp mücadele etmesi hep sevgisinin büyüklüğünden kaynaklanıyor.Seyit’i öyle çok,öyle derinden seviyor ki cehennemine kendi ayaklarıyla gitmeyi bile göze aldı.Böylece Zühre karakterinin ne kadar cesur biri olduğunu birkez daha gördük.Cevahir ve Erdal’ın bu derece kadar saf olabileceğine inanmak istemiyorum.Gerçekten Zekkar ve Fikret’in Seyit’i öylece geri verebilme ihtimalini düşündüler mi?Neticede su uyur Zekkar uyumaz.Zekkar’ı izlerken tahhammül edemiyorum.Ancak SELİM BAYRAKTAR’IN dilden dolaşması gereken muazzam oyunculuğunun altını özel olarak çizmek isterim.Seyir zevki müthiş gerçekten.Diziyi ilk kez izleyen ve televizyonla alası olmayan biri karakteri gerçek sanabilir o dereceZühre olmaz ise bitmişler gerçekten.Bu bölümdeki Seyit ve Zühre naifliği,içtenliği der susarım.Bir tane bile süreyi doldurmak için yazılmış,çekilmiş sahne yoktu bölümde.Her bir ayrıntı ince ince düşünülmüş.Çoban Yıldızı’nın değişime uğramayan ve sonuna kadar da uğramayacak gibi gözüken tek karakter sanırım Rüveyda.Bakalım o çukurdan nasıl çıkacak.Bölüm sonu içimiz hüzün dolsa da ben bölümü çok sevdim.Emeklere sağlık.

AŞK KARANLIK BİR TÜNELİN UCUNDAKİ BİR IŞIK GİBİDİR-KARAYAZI 3.BÖLÜM

Yaren Uluçınar ailesinde ailesi için savaşan tek birey bana göre.Sırtındaki  tüm yüklere rağmen bir tek o şavaşıyor Derya için.Yaren ve Mehmet aileleriyle ilişkileri açısından çok benziyorlar birbirlerine bence.Ve zaman içinde ikiside eksik yanlarını aşklarına tutunup tamam edecekler ki dünkü bölümde de bunun ilk adımları atıldı.Yaren planı dahilinde şirkete sızıp Karahan ailesini araştırıp onların foyalarını ortaya çıkarmaya çalışırken karşısına hiç beklemediği anda Mehmet çıktı.Her ne kadar aklı Mehmet ile ilgili bambaşka şeyler söylese bile kalbindeki ona karşı oluşturduğu duvarlar yavaş yavaş yumuşamaya başladı bile.Sadece o bu durumun henüz farkında değil.Farkına varması yakındır ama.Yaren ve Derya’ya karşı zamanla herkes yumuşar ki öyle de oldu Esma bile insafa geldi.Ama bir tek Halil vazgeçmedi inadından, yada şöyle söylemek daha doğru olacak sanki.Halil’in en büyük düşmanı kafasının içinde yaratmış olduğu elalem ne der korkusu.Sırf bu yüzden çocuklarına olan sevgisini bile saklı gizli gösteriyor.Yaren ve Halil yüzleşmesini gözlerim dolu halde izledim.Yaren babasının gerçeklerini yüzüne yüzüne ne de güzel çarptı öyle.O sahnenin duygusunu hem Zeynep Çamcı hem Emre Kınay birebir yaşattılar biz seyircilere.Oyuncuklarına sağlık.Sahneye bayıldım.Sonnraki bölümlerle ilgili olarak birkaç tahminim var onu da sizinle paylaşmak isterim.Bence Erdem de Oğuz Karahan’ın oğlu ancak Oğuz onu zamanında arayıp sormadığı için şimdi ondan bu yüzden intikam alma peşinde.İstediği şeyleri elde ettiğinde karşısına geçip gerçek kimliğini açıklayacak gibi geliyor ama bakalım.İlerleyen bölümlerde tıpkı Yaren ve Mehmet gibi Erdem ve Derya da birbine aşık olacak bence dün akşam ki bölümü izlerken öyle hissettim.Bizi nasıl bakalım yeni bölümlerde.Şahane bölümdü,emeklere sağlık.

ELİNİ ATEŞE UZATMAK-ÇOBAN YILDIZI 6.BÖLÜM

Zekkar Seyit ve Zühre’yi yine buldu.Ama bu sefer kurtarıcı melekleri Meryem sağ olsun en hasarsız şekilde kurtuldular ellerinden.Çoban Yıldızı’nda beni en çok etkileyen şey süslü cümlerden uzak yalın bir dünyası olaması.Zühre bakışlarıyla bile Seyit’e aşkını ,sevgisini haykırıyor aslında sadece içindekileri söylediğinde Seyit’in başına daha büyük belalar açmaktan korkuyor.Ki başında ZEKKAR gibi bir bela varken haksız sayılmaz.Aslında üstüne bu bölüm olduğu gibi her bölüm Meryem’i salmak lazım.Kabul edin, güzel fikir ama malesef konuk oyuncuymuş.Keşke daha uzun süre kalsa dizide Şebnem Sönmez’i izlemeyi gerçekten çok özlemişim.Sanırım Çoban Yıldızı’nda komedi unsuru içeren tek karakterdi Meryem.Ve bence Zekkar’ın hakkından ancak Meryem gelebilir.Malum adam her taşın altından çıkıyor.Zühre’ye çektirdikleri yetmez gibi bir de Sırma’ya psikolojik şiddet uyguluyor.Bir kadın olarak izlerken içim acıyor ve malesef ki böyle yaşamak zorunda kalan kadınlar var.Üstelik Zekkar bunlarla da yetmedi.Ali’ye zamanında annesinin onu istemediğini söyleyerek Sırma’yı daha da yalnızlaştırdı.Yalnız Ali’yi de anlamak mümkün değil yıllar önce yaşanmış bir durum için ergenliğe yeni giren çocuklar gibi binbür türlü triple annesine neden sırt çevirdi.Ali ve Rüveyda birbirine çok benzeyen iki karakter aslında zaman zaman ikisininde anlam vermekte çok zorladığım tepkileri oluyor.Sanırsın ruh ikizi Bence ilerleyen bölümlerde bu ikili arasında birşey olacak gibi hissediyorum.Olursa fena olmaz hani en azından Rüveyda Zühre ile uğraşmaktan vazgeçer.Zühre,Zekkar ve Fikret belasından kurtulup kendi dünyasını yeniden kurunca Sırma’ya da el uzatıp onu içine düştüğü o kör kuyudan çıkarsın. SIRMA ve ZÜHRE işbirliği olsun isterim.Omuz omuza verip yaralarını sarsınlar.Zühre’nin son çare olarak Fikret’ten medet umması tam olarak denize düşüp yılana sarılmak çünkü Zekkar ne kadar zalim ve kötü ise FİKRET’TE o kadar kötü ve zalim biri.Yeni bölüm fragmanında gördüğümüz üzere Zekkar vuruluyor.Bakalım Seyit ve Zühre nasıl sıyrılacak bu işten.Ve bir süpriz Özkan Uğur

SEVİLDİĞİNİ BİLMEYEN SEVMESİNİ BİLEMEZ-KARAYAZI 2.BÖLÜM

Erdem’in,Mehmet’in başına bu belayı açmış olabileceğinin siniyalleri ilk bölümde bize verilmişti.Aslında ama altından bu derece büyük bir pislik çıkacağını tahmin etmemiştim.Meğer herşey ERDEM’İN planladığı bir kurgudan ibaretmiş.Ama evdeki hesap çarşıya uymayınca Erdem’inde başı belaya girdi.Kıskançlık öyle güçlü ve sinsi bir duygudur ki hiç fark ettirmeden,yavaş yavaş insanın bütün benliğini ele geçirir.İşte Erdem’in şuan içinde bulunduğu durum tam olarak bu bence.Halil karakterini izlerken ona kızsam mı yoksa sevgisizliğinden dolayı dolayı üzülsem mi bilemiyorum fakat çoğu sahnede kızgınlığım ağır basıyor.Hamsi kuşu gününde Yaren’in iç sesiyle birlikte sevgiye açlığını o kadar derinden hissettik ki  sırf bu yüzden bile Karayazı benim için çok özel.Görmezden geldiğimiz gerçekleri yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.Halil intikam planını devreye sokmadan çocuklarına kendinde veda edip onlara güzel anılar bırakarak kendince vicdan borcunu ödemeyi.Yalnız bu bölümü izlerken izlerken en çok Mehmet’e acıdım.İnsanın Oğuz Karahan gibi bir babası varken zaten düşmana ihtiyacı yok zaten.Emre Kınay ve Zeynep Çamcı o kadar güzel baba kız olmuşlar,o kadar içten oynuyorlar ki izlerken içim acıyor.Mehmet ve Yaren zaman içinde birbirinin yaralarını sarıp birbirlerini iyi edecekler.Oğuz ve Halil aslında birbirine o benzeyen iki karakter aslında Halil çocuklarına,Oğuz da karısına psikolojik şiddet uyguluyor.Oğuz İclal’e oyun içinde oyun kurdu.Eziyet’in binbir türlüsünü yaşattı kadına.Oğuz Derya’nın ailesinin peşine düşmüş,Yaren’in kim olduğunu öğrenmişken Yaren de Mehmet’in ofisinde araştırma yaparken Mehmet’e yakalandı.Artık işi çok daha zor, bakalım yeni bölümlerde bizi hangi süprizler bekliyor.Merakla bekliyorum.Bölümü çok beğendim.Emeklere sağlık.

RÜZGAR’A YOLCULUK-ÇOBAN YILDIZI 5.BÖLÜM

Rüveyda telefonun ucundaki kişinin Ali olduğunu bilmeden Zühre’nin yerini söyledi.Tahmin ettiğim üzere SEYİT bunların hiçbirini duymadı.Sanırım dizideki arasında izlerken en sinir olduğum karakter Rüveyda, düşünün benim gözümde kötülükte Zekkar’ı geçti o derece.Bir kadın bunu hem cinsine nasıl yapar aklım almıyor.Tamam kabul ailesi için korkuyor ama bu korku ,çaresiz başka birinin hayatını hiçe saymayı haklı çıkarmaz benim gözümde.Üstelik yaptıkları abisinin başını daha çok belaya sokmaktan başka bir işe de yaramıyor.Zekkar ve Fikret,Sırma’nın Ali’nin kalbinde binbir zorlukla yetiştirmeye çalıştığı son vicdan kırıntısını da koparıp atmaya niyetliler ki başardılar bile sanırım.İmkansızlıkları yüzünden Seyit Rüveyda’nın karşında ezilip büzüldükçe içim acıdı.Fikret’in maskeleri tek tek düştü.Karısını da tıpkı Sırma gibi gizli geçite hapis etmiş.Karakayalar tam bir karanlık kuyu.Kazdıkça daha ne pislikler çıkacak acaba.Zekkar gerçeklerle yüzleşirken yaşadığı şok ve acıyı SELİM BAYRAKTAR olağanüstü oyunculuğuyla öyle güzel yansıttı ki bir an içinde olsa ZEKKAR için üzüldüm.Fikret ve Zekkar arasında haftalardır beklediğim restleşme sonunda oldu.Ve bu restleşme sonunda izlerken tüylerimizi ürperten geçmişle ilgili bir gerçeği öğrendik.Fikret sırf ZÜHRE ile evlenebilmek için karısını gizli geçitte ölüme terk etmiş.İzlerken ruhum çekildi sanki.İbrahim’in bu dünyadaki sınavı Şerife ile hak ediyor ama.Seyit ve Zühre arasındaki ilişki yavaş ama emin adımlarla ilerliyor.Sanırım bu yüzden daha kıymetli.Aşkları her türlü zorluğu eninde sonunda yenecek.Kadroda izlemeyi çok özledğim aynı zamanda çok sevdiğim Şebnem Sönmez’i görmek beni nasıl mutlu etti anlatamam size.Laf aramızda Meryem’i çok sevdim.Belli ki çok sıcacık bir karakter.İbrahim Seyit’i,Zekkar’a çok rahat satar ki aksi duruma şaşarım.Bu arada söylemen geçemeyeceğim,çocuk sevindiren Seyit’ler çok sevilir.Seyit’in zor da olduğunu hisseden Zühre ve çaresizliği içime çok dokundu.Zekkar Seyit’i yine buldu.Çoban Yıldızı’nın dünyasını bu bölüm itibariyle Benal Tairi’ye emanet.Nice bölümler olsun hoş gelmiş sefa gelmiş.EMEKLERE SAĞLIK

ÇARESİZLİK, İNSANIN KALBİNDE KABUK BAĞLAMAYAN BİR YARADIR-KARAYAZI’YA İLK BAKIŞ

KARAYAZI haberlerini okumaya ilk başladığımdan bu yana izlemeyi iple çektiğim işlerdendi.Başta senarstleri EYLEM CANPOLAT ve SEMA ERGENEKON ve olağanüstü oyuncu kadrosu  olmak üzere severek takip ettiğim isimlerdi.Ama bir arada izlemek ayrı bir keyifti doğrusu.Özellikle Emre Kınay ve HALUK BİLGİNER için söyleyecek söz bulamıyorum.İzlerken, oturduğunuz yerden oyunculuk dersi veriyorlar insana.Hikayesi temelde ”namus” kavramına takıntılı ve sevgisiz bir ailede büyümüş olan Halil’in kızılarına yaşattığı olaylar olan KARAYAZI sevgisiz bir ailede büyümüş olmanın insana neler yaptırabileceğini bize bir ayna tutarak gösteriyor aslında.Kızının yaşadığı travmatik olaydan sonra bile davranışlarında bir gram değişme olmayan aksine daha da acımasızlaşan Halil ile Mehmet’in babası Oğuz aynı tip iki insan aslında sanırım tek farkları sosyokültürel yapıları iki karakterde çocuklarını sevgisiz bırakmış baba olmayı çocuklarını aşağılamak zanneden iki birey benim gözümde.Bir de gencecik yaşına rağmen bütün ailenin yükünü sırtlayan kalbi kocaman Yaren var tabii.Babasının bütün zalimliğine rağmen içinde ona karşı bile büyük sevgi olan kardeşlerini bir anne gibi sahiplenen, kendisi ne kadar yalnız olsa da onların kalplerine umut aşılamaya çalışan yaşından önce olgunlaşmak zorunda bırakmış bir karakter Yaren.İzlerken beni en çok etkileyen şeylerden biri de Zeynep Çamcı’nın oyunculuğu oldu.O kadar doğal oynamış ki izlerken içim cız etti desem yalan olmaz sanırım.Onun bir süre kariyerine komedi ile devam edeceğini düşünürken beni ve benim gibi birçok seyirciyi daha Yaren karakteri ile ters köşeye yatırdı. Söylemeden geçersem ayıp etmiş olurum  muhteşem bir oyunculuk sergiledi dün gece.Ayrıca Ushan Çakır’la kimyaları tutmuş çok güzel çift olmuşlar.Yaren ve Mehmet’in bu yolculuk boyunca neler yaşayacağını çok ama çok merak ediyorum.Bu şahane ilk bölüm için tüm ekibin emeklerine sağlık.Yolunuz uzun olsun.HALUK BİLGİNER ve EMRE KINAY gibi iki ustayı aynı proje de buluşturup,bize izleme keyfini yaşatan cast direktörüne ayrıca teşekkürlerimle

ATEŞ İLE SUYUN AŞKI-ÇOBAN YILDIZI 4.BÖLÜM

Zaman çok çabuk geçiyor.Çoban yıldızı’nda dördüncü bölümü geride bıraktık bile.Sanırım şimdiye kadar izlediğimiz bölümler arasında duygusal olarak en ağır olanı bu bölümdü.Şerife’nin Seyitleri Zekkar’a gammazlaması sonucunda Seyit arasındaki Dağ’ı dedesini kaybetti.Çaresizlik insanın içinde  öyle derin,tamiri imkansız yaralar açar ki üstelik çoğu zamna tamiri de imkansızdır  bu yaraların.Sevdiklerine veda etmek insan için her zaman en zor olan şeydir.Hele bir de bu veda Seyit ve ailesinin, Mustafa Dede’ye vedası gibi binbir çaresizlik içinde yapılıyorsa.Tüm bu yaşanlardan sonra yeni bir hayata başlamak için yoları İSTANBUL’A düştü.Bilmeyen insanlar için İstanbul bir kurt kapanıdır.Seyit ve Zühre’nin İSTANBUL’A korku dolu gözlerle sudan çıkmış balık misali bakışı içimi acıttı.Şimdiden izlemeyi en sevdiğim dizi çiftleri listesine girdiler bile.Selin ŞEKERCİ ve ŞÜKRÜ ÖZYILDIZ’IN oyuncuğuna bir kere daha hayran kaldım.Çok doğal oynuyorlar.SArtık gözü daha kara.Rüveyda’nın Zühre’ye tepkisini çok gereksiz buluyorum.Üstelik kendisi de bir kadın ama empati yeteneği sıfır gerçekten izlerken çok sinirlendim.Sırma’ya yapılanlardan sonra Ali’nin nihayet sesi çıkmaya başladı.Sırma da tıpkı Zühre gibi Türkiye’nin bazı gerçeklerine ayna tutuyor bence ve bu yüzden izlerken tüylerim diken diken oldu.Sahneyi izlerken normalde hiç adetim olmadığı üzere içimden :”Ay biri Sırma’ya yardım etsin.” derken buldum kendimi. Ki normalde dizi izlerken böyle tepkiler vermem.Seyit ve Zühre arasındaki adı konmamış duygular bu bölüm ismini aldı sonunda aşk…

Aşk itirafının ilk kimden geleceği konusunda çok fena ters köşe oldum.Ben ilk itirafın kesinlikle Seyit’ten geleceğini düşünüyordum.Zühre erkenci davranıp beni şaşırttı doğrusu.Zühre’nin Seyit’e anlattığı hikaye(daha doğrusu şiir ki çok severim) sanki Seyit ve Zühre için yazılmış gibi.Biri üstüme 5.bölümü atabilir mi çünkü;olacakları şimdiden merak ediyorum.Bu şahane bölüm için emeklere sağlık,gözlerimiz bayram etti sayenizde.

NAKIŞ MİSALİ İNCE İNCE İŞLENMİŞ BİR AŞK -ÇOBAN YILDIZI 3. BÖLÜM

Her hafta olduğu gibi bu haftada gözümü bile kırpmadan izledim.Yangın sahnesini tekrar izlememin üzerinden neredeyse iki gün geçmiş olmasına rağmen hala etkisindeyim.Hiç abartmadan şunu söyleyeyim şimdiye kadar izlediğim diziler içinden en etkileyici yangın sahnesiydi.Eğer görsel efekt kullanılmışsa bile çok yerinde ve dozunda olmuş.Henüz üçüncü bölümü yeni izledik, fakat favori sahnelerim arasında şimdiden yerini aldı.Dizi devam ettikçe favori sahneler listeme çok sayıda yeni sahne eklenecektir eminim Zekkar kötülüklerine devam ettikçe Seyit ve Zühre birbirine daha yakından bakmaya başladılar.Kaçamak bakışlar tertemiz duygular ne kadar derin anlamlar içeriyor aslında.Günümüzde malesef bütün duyguların içini boşaltığımız gibi AŞK’ıda sadece üç harften itibaret bir kelimeye çevirdik.İşte tamda böyle bir zaman diliminde çıktı Seyit ve Zühre karşımıza. Yeşilçam filmlerinden fırlamışcasına gelirken yanlarında unutuğumuz duygularıda getirmişler hissine kapılıyorum onları izlerken.Ki bu durum günümüz televizyonculuk anlayışında anlayamadığım bir şekilde hiç rastyabildiğimiz birşey değil.Bu yüzden benim için daha kıymetli.Tekrardan üçüncü bölüme dönecek olursak özellikle değinmek istediğim bir kaç nokta daha var ki bunlardan birtanesi Seyit’in babasının o yüzsüzlükte zirve yapan ve bir türlü anlam veremediğim tavırları, izlerken sinir katsayım yükseliyor doğrusu.Söz etmeden geçersem içimde kalacak bir karakter var,kötülükler kraliçesi Şerife….

Yapacağı hamleleri öyle sezdirmeden deyim yerindeyse saman altından suyu yürüterek yapıyor ki kimsenin ruhu bile duymuyor.Şerife’yi izlerken aklıma ”Fatmagülün suçu ne ” dizisindeki kötü yenge Mukaddes geliyor ki bence aynı familyadan bu iki karakter,kötü karakteri sevdirmek zordur derler ya benim açımdan hiç öyle işlemiyor bu durum.Eğer oyuncu karakteri ELİF ÇAKMAN gibi şahane canlandırıyorsa izlerken gözünüz bayram ediyor.İzlemekten son derece keyif aldığım karakterlerden şerife.Oyunculuğuna sağlık ELİF ÇAKMAN.Şimdiden 4.bölümü merak içinde bekliyorum.Emeği geçenlerin gönlüne bereket.